İLK MOTOSİKLETE BİNİŞ HEYECANI
Motosiklete yolcu olmak deyip de geçmeyin, bir motosiklette artçı olarak arkaya oturduysanız yapmanız gerekenler pek de kolay değilmiş. Öyle kasksız masksız püfür püfür rüzgar yüzüme çarpsın şöyle saçlarım savrulsun, havada uçuşsun kadar basit bir iş değilmiş meğerse bu iş.
Özellikle artçıların (motosikletteki yolcu) motosiklete biniş, yolculuk ve motosikletten inerken dikkat etmesi ve uyması gereken kurallar var. Sevdiğiniz bir arkadaşınızla, sevgilinizle, eşinizle veya babanızla motosikletle gezi yapmak, yaşamınızda yapabileceğiniz en eğlenceli işlerden biri. Eğer yolcu olarak, basit kuralları iyi anlayıp uygulayabilirseniz bu iş daha da eğlenceli bir hale geliyor.
Geçtiğimiz hafta sonu touring denilen türden Honda VFR 800 cc bir motosiklette artçı olarak yolculuk yaptım. İnanın bu işi bu yaşa kadar neden denememişim diye düşünmekten de kendimi alamadım. Ataköy’de başlayıp Kalamış, Maltepe Sahili, Bağdat Caddesi, Bebek ve Rumeli Kavağı’ndan sonra yine Ataköy’de son bulan yolculuğum hiç bitmesin istedim. Motosiklete ilk binişim rahat ve cesurcaydı. Sanki yıllardır biniyormuşum gibi bir hisse kapıldım. Artık artçı olarak zehirlenmiştim bir kere.
Bu arada, motosiklete binerken dikkat edilmesi gereken en önemli konunun sizi muhtemel düşmelerden koruyacak spor ve rahat giysiler giymek olduğunu öğrendim. Pantolon olarak jean, keten tarzı kalın kumaşlardan yapılmış olanlarının seçilmesi uygun oluyor. Ben her ne kadar topuklu ayakkabılarımla binsem ve pek umurumda olmasa da 🙂 genellikle düz tabanlı ve bileği saran botların kullanılması uygun oluyor. Kaskınızın vizörlü olması gözlerinizi toz ve böceklere karşı koruyor. Başınızın ölçüsüne tam olarak uyan ve çene kayışı kilidi sağlam olan bir kask tercih etmek gerekiyor. Benim kullandığım kask, oldukça tecrübeli olan sürücü arkadaşım sayesinde hem ölçü olarak uygun hem de görünüm olarak çok şıktı.
Motora biniş ve iniş diğer önemli bir konu. Biniş ve inişlerde mutlaka motorun sol tarafını kullanmak gerekiyor. Ayaklarınız yolcu dayama ayağına iyice yerleşmiş bir şekilde seyahat etmeli ve ayaklarınızı dışa doğru açmamalısınız. Asla, trafik ışıkları ve sıkışık trafik gibi yerlerde sürücüye yardımcı olmak için ayaklarınızı yere basmamalısınız. Bırakın, sürücünüz dengeyi sağlasın.
Motosikletler otomobiller gibi direksiyon döndürülerek değil, gidonun sağa ya da sola hareketleri ile dönüyor ve dönüş esnasında da yana doğru yatıyorlar. Motosikletiniz virajı dönerken yana doğru hafifçe yatarsa asla paniğe kapılmayın. Viraj alırken sola dönülüyorsa, sürücünün sol omuz hizasına; sağa dönülüyorsa sürücünün sağ omuz hizasına başınızı çevirebilir ya da patates çuvalı gibi hiçbir şey yapmadan durabilirsiniz.
Fren yapıldığında ise, vücudunuz sürücüye doğru yaslanacak, hatta seleden öne doğru kayabileceksiniz. Paniğe gerek yok. Sakın yere basmaya kalkışmayın. Ayaklıklara basarak kendinize destek sağlayabilir ve sürücünün yükünü azaltmak için kendinizi selenin biraz gerisine çekebilirsiniz.Vücudunuzun sürücü üzerinde baskı oluşturmasını önleyip kontrolü elinde tutmasına yardımcı olursanız yolculuğunuz daha eğlenceli hale gelecektir.
Sonuç olarak; motosiklet kullanmak çok ciddi ve zor bir iş. Motosiklet, mekanik bir alet. Cansız… Cisim yani…Tasarlayan ve tabiî ki onu kullanan da biz insanlarız. Gayet basit bir mantıkla çalışıyor. Gaz veriyorsun gidiyor, fren yapıyorsun duruyor. Dengeyi sağladığın zaman da, her şey tamamdır. Elbette ki bu aletler “gazlamak” için yapılmıştır ama bunun için uygun koşullar gerekir. Düzenli bir trafik, kaliteli bir yol, bilinçli sürücüler… Bunların olmadığı ortamlarda, “gazlamak” deliliktir.
Herkese keyifli, emniyetli ve eğlenceli sürüşler dilerim.